Diyarbakır’da son yıllarda yaşanan toplumsal dönüşüm, birçok vatandaş gibi beni de derinden düşündürüyor. Çocukluğumuzda yaşadığımız huzurlu mahalle ortamları, büyüklerimizin anlattığı saygı ve dayanışma dolu geçmiş, artık maalesef nostaljik birer anı haline geldi. Bugün ise aynı sokaklarda küfürbazlık, saygısızlık ve duyarsızlık hâkim.
Bir toplumun kültürel ve ahlaki yapısıyla nasıl oynandığını hep birlikte izliyoruz. Köyden kente göç eden birçok kişi, arazisinin değeri artınca birden bire lüks yaşamın içine girdi. Ancak bu hızlı değişim, beraberinde bilinçli bir dönüşüm getirmedi. Eğitim, görgü ve toplum kurallarına uyum sağlanmadan edinilen maddi refah; trafikte, alışverişte, okulda kaba davranışlar ve üstten bakışlarla kendini gösteriyor.
Diyarbakır’a farklı şehirlerden göç edenlerle birlikte, zaten kırılgan olan toplumsal denge daha da bozuldu. İnsanlar birbirinden kötü örnekler alarak hızla yozlaşıyor. Caddelerde artık saygıdan çok egolar dolaşıyor. Kültürel mirasımız, değerlerimiz yerini hoyratlığa bırakıyor.
Bugün Diyarbakır’da bir kesim, vasıfsız ve eğitimsiz olduğu halde lüks yaşam sürerken; diğer kesim, iyi eğitim almasına rağmen ayakta kalmak için mücadele ediyor. Bu kentte hayat ne yazık ki adil değil. Sur’daki güzel bir fotoğraf karesi ya da ciğer paylaşımları, Diyarbakır’ın gerçek yüzünü örtmeye yetmiyor.
Bu gidişata dur demek için toplumsal bir uyanışa, ortak bir bilinçlenmeye ihtiyaç var. Aksi takdirde kaybettiklerimiz yalnızca saygı ve vicdan değil, geleceğimiz olur.
BERAT ASLAN
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)